ÇAYKUR, Türkiye’nin önemli çay üreticilerinden biri olarak, 2025 sezonu için Rize, Artvin, Trabzon ve Giresun illerindeki fabrikalarında istihdam edilmek üzere toplamda 1500 mevsimlik işçi alımı gerçekleştireceğini duyurdu. Bu alım sürecinin detayları hakkında açıklama yapan, AK Parti Rize İl Başkanı Yılmaz Katmer, bu konudaki karar ve uygulamalar hakkında önemli bilgiler sundu. Katmer’in bu açıklamaları, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Rize İl Başkanı Saltuk Deniz tarafından eleştirildi ve bazı sert tepkilere yol açtı.
ÇAYKUR’a Yapılan Darbe İddiası
CHP Rize İl Başkanı Saltuk Deniz, partisi il başkanlığında düzenlediği bir basın toplantısında, ÇAYKUR’un karar alma yetkisinin önemli ölçüde kısıtlandığını ifade etti. Deniz, “Son günlerde yaşanan olaylar, ÇAYKUR’a siyasi bir darbe yapıldığını gösteriyor. ÇAYKUR’un fiili olarak karar alma yetkisi gasp edilerek bir siyasi partinin il başkanının eline geçmiştir. Bu durum, ÇAYKUR’a yönelik bir saldırıdır.” şeklinde konuştu. Bu açıklamalar, ÇAYKUR’un bağımsızlığı ve işlevselliği üzerine ciddi sorgulamalara yol açtı.
Saltuk Deniz, ÇAYKUR’un işçi alım süreçlerinde etkisiz bırakıldığını vurguladı. “Artık işçi alım süreçlerinde ÇAYKUR’un yerine AK Parti İl Başkanı Yılmaz Katmer’in sözleri dinlenmektedir. Bu durumda ÇAYKUR Genel Müdürü, genel müdür yardımcıları ve diğer yöneticiler, gereksiz yere maaş alarak ÇAYKUR’un kaynaklarını tüketmelerinin bir anlamı yok” dedi ve istifalarını istedi.
İşçi Alımlarında Kura Talebi
Deniz, ayrıca ÇAYKUR’da gerçekleşecek işçi alımlarının şeffaf bir şekilde, kura sistemine dayalı olarak yapılması gerektiğini savundu. “İşçi alımları kurayla yapılmalıdır ve bu talebimizi her yerde dile getireceğiz. Eğer işe alımlar kura ile gerçekleşmezse, o zaman mevcut ÇAYKUR yönetim kurulu üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunacağız” diye ekledi. Bu, işçi alım süreçlerinin adil ve tarafsız bir biçimde yürütülmesinin önemine işaret etti ve yargıya başvurmanın bir seçenek olduğunu belirtti.
Deniz, ÇAYKUR’da görevli yönetim kadrosunun, bu süreçler için muhatapları olduğunu ve iş sağlığı, güvenliği gibi önemli konularda açık bir iletişim kurarak işlemlerini yürütmeleri gerektiğini vurguladı. “Bizim muhatabımız ÇAYKUR yönetim kuruludur ve bu konudaki yetkinlikleri sorgulanmalıdır” şeklinde konuştu.
Sonuç Olarak
Bu tartışma, ÇAYKUR’un geleceği ve işçi alım süreçleri hakkında daha geniş bir tartışmayı tetikledi. İşçi alım süreçlerinde bağımsızlık ve şeffaflık talepleri, ÇAYKUR’un kimler tarafından yönetildiği ve siyasi etkilerin bu bağlamda ne kadar etkili olduğu konusunda önemli bir tartışma yarattı. Özellikle siyasi partilerin, kamu kurumları üzerindeki etkisi ve yönetim süreçlerindeki müdahale şekilleri, bu tür durumlarda toplumsal tepkilerin nasıl oluşabileceğini göstermektedir.
Üzerine düşülen ve tartışılan konular, yalnızca iş gücü alımı ile sınırlı kalmayıp, genel olarak kamu kurumlarının siyasi yapılar üzerine etkisi ile nasıl işlediği veya işlediği hususunu da sorgulanmaya açmaktadır. Bu tür olaylar, demokrasinin ve şeffaf yönetimin ne kadar önemli olduğunu, sosyal adaletin sağlanmasında işlevsellik açısından da gerektiğini bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Son olarak, bu yaşananlar, ÇAYKUR’un işçi