Nefes dergisi yazarı Nuray Babacan, PKK’nın silah bırakması ve kendini feshetmesi durumunda, hükümetin hazırladığı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sunulması planlanan 10. Yargı Paketi’nde bazı değişikliklerin yapılabileceğini ileri sürdü. Bu iddia, yazarın “Yargı paketine açılım rötuşu” başlıklı yazısında yer aldı. Babacan, Adalet Bakanlığı yönetimi ile Demokratik Eşitlik Hareketi (DEM) temsilcileri arasındaki görüşmenin, yargı paketi içinde yer almayı talep eden yeni hükümlerin ortaya çıkmasına sebep olduğunu belirtti.
Babacan’ın belirttiği gibi, DEM’in talepleri daha önce yazıldı ve iktidar tarafından değerlendirildi. Bu bağlamda, dört ana konu gündeme geliyor. İlk olarak, cezaevi idareleri ve gözlem kurullarından gelen şikayetler ele alınmaktadır. İktidar açısından bu konu oldukça sorunlu bir alan olarak öne çıkıyor. Çünkü iki yapı arasında karar verme standartlarının tutarsız olduğu belirtiliyor. Örneğin, mahkumlar arası uygulamalarda farklılıklar yaşandığı ve hasta mahkumların tedavi süreçlerinin engellenmesi gibi sorunlar bulunduğu ifade ediliyor. Bu şikayetler arasında, bazı mahkumların daha insani kararların alındığı cezaevlerine transfer talebinde bulunduğu olaylar da yer alıyor.
İkinci olarak, hasta mahkumlarla ilgili uygulamalarda düzenleme yapılması bekleniyor. Yargı paketinde bu konudaki düzenlemelerin genişletilmesi gündemde. Buradan anlaşılan, hasta mahkumların tedavi süreçlerindeki sıkıntıların hafifletilmesi yönünde bir adım atılmasıdır.
Üçüncü maddede, örgüt üyesi olmadığı halde, örgüt üyesi muamelesi gören kişilere verilen cezalara ilişkin bir düzenleme yapılması olasılığına değiniliyor. Bu konudaki yasal düzenlemenin hukuki olmadığını ve Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğini hatırlatan Babacan, bu hükmün yasadan çıkarılabileceğini vurguladı.
Dördüncü konu ise, örgütlü suçlarda cezanın yüzde 50 fazlasıyla uygulanmasına dair maddenin değiştirilmesi talepleri. Babacan, bu maddenin yargı paketine girme olasılığının diğer değişiklikler kadar yüksek olmadığını, ancak tartışmaya açık olduğunu belirtti. Genel olarak, yazar, 10. Yargı Paketi’nin içeriğinin, sürecin seyrine bağlı olduğunu ifade etti.
Nuray Babacan yazısında bu yargı paketinin iki farklı sonuç doğurabileceğini dile getiriyor. Birincisi, 2012 yılında yaşanan hüsranla sonuçlanabilir; ikincisi ise yıl sonuna doğru genel af ve umut hakkı gibi konuların gündeme gelmesini sağlayabilir. Bu durumu, içlerinde hem endişe hem de umut barındıran bir süreç olarak tanımlıyor.
Sonuç olarak, 10. Yargı Paketi’nin tarihi bir rol üstlenebilmesi için PKK’nın silah bırakma ve kendini feshetme sürecinin sorunsuz bir şekilde gerçekleşmesi gerektiğini vurguladı. Eğer böyle bir gelişme yaşanırsa, bu yargı paketi, ülkedeki siyasi ve hukuki çatışmaların çözümüne yönelik önemli bir adım olarak değerlendirilecektir.