“`html
2025 yılının Şubat ayında, Türkiye’nin Van ilinde önemli bir siyasi gelişme yaşandı. İçişleri Bakanlığı, Van Büyükşehir Belediye Başkanı Abdullah Zeydan’ın görevden alındığını ve bu göreve Van Valisi Ozan Balcı’nın Belediye Başkan Vekili olarak atanarak devam edeceğini açıkladı. Bu durum, Türkiye genelinde kamuoyunun dikkatini çekti ve tartışmalara yol açtı.
CHP (Cumhuriyet Halk Partisi) ise bu duruma sert bir şekilde tepki gösterdi. TBMM Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, sosyal medyada yaptığı bir paylaşımda, kayyım uygulamasına Van’ın da katıldığını belirtti. Günaydın, Zeydan’ın görevden alınma gerekçesinin ‘üye olmamakla birlikte yardım ettiği’ şeklinde ifade edildiğini hatırlatarak, bu durumu eleştirdi.
Gökhan Günaydın, paylaşımında bir dizi soru yöneltti. Öncelikle, ‘Varsayalım ki, hiçbir adil yargılanma sorunu yok. Görevden alınan Başkan yerine belediye meclis üyelerinden neden seçim yaptırmıyorsun?’ diyerek, mevcut uygulamanın adalet ve demokrasiye aykırı olduğunu vurguladı. Ayrıca, hukukun en temel ilkelerinden biri olan ‘suç ve cezaların şahsiliği’ ilkesine atıfta bulundu. Bu bağlamda, OHAL (Olağanüstü Hal) yasasına dayanarak tüm meclis üyelerinin peşinen suçlu kabul edilmesinin kabul edilemez olduğunu kaydetti.
Günaydın, yaptığı eleştirilerde, ‘Bu öncelikle Van halkının iradesinin gasbıdır’ ifadesini kullandı. Yerel yönetimlerin halkın iradesi ile belirlendiğini, dolayısıyla atanan bir valinin belediye başkanlığına getirilmesinin demokratik bir çerçevede değerlendirilemeyeceğini belirtti. Ayrıca, Meclis’te temsil edilen 15 siyasal partinin 11’inin uzlaşması ile önerilen idari vesayet düzenlemesinin de görmezden gelindiğini ifade etti.
Eleştirilerini sürdüren Gökhan Günaydın, ‘Aslında bütün olarak görmezden gelmeye çalıştığın demokrasi ve hukuk’ diyerek, mevcut politikaların demokratik değerlere uygun olmadığını vurguladı. Cumhur İttifakı’nın tutumunun sürpriz olmadığını belirterek, bunun daha geniş bir siyasi problem olduğunu ve bu tarz eylemlerin gelecekteki demokratik süreçler için endişe verici olduğunu ifade etti.
Son olarak, Günaydın, ‘Önemli olan, demokrasi güçlerinin ve muhalefetin ortak tutumu ve yol haritası. Ülkenin geleceğini bu alandaki bilinç ve kararlılık belirleyecek’ diyerek, muhalefetin bir arada durmasının ve demokratik zeminin korunmasının altını çizdi. Bu durum, Türkiye’nin siyasi geleceği açısından oldukça önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.
Bu olgunun arka planında yatan sebepler ve ülke çapında uygulanan benzer yöntemler, muhalefetteki partilerin cevabı ve toplumun bu süreçlere yönelik tutumu dikkate alındığında, Van’daki durum yalnızca yerel bir mesele olmaktan öteye geçiyor.
Sonuç olarak, Van Büyükşehir Belediye Başkanı Abdullah Zeydan’ın görevden alınması, Türkiye’deki demokrasi mücadelesinin ve hukuk devletinin sorgulanmasına neden olan bir olay olarak kayda geçiyor. CHP gibi muhalefet partileri, bu durumu güçlü bir biçimde eleştirirken, ülkenin siyasi geleceği üzerine geniş bir tartışma başlatmış durumda. Her ne kadar hükümetin bu tür uygulamaları demokratik bir çerçevede değerlendirilse de, muhalefet ve sivil toplum kuruluşları tarafından bu tutumun daha geniş bir demokrasi krizi oluşturduğu iddia ediliyor.
“`