2004 yılında Savunma Sanayii İcra Komitesi tarafından alınan kararla, Türkiye artık kendi savunma sanayiini öz imkan ve kabiliyetleriyle inşa edecekti. Ankara’nın bu önemli kararı, Türkiye’nin yıllardır süregelen tek kaynak bağımlılığından kurtulup sınır ötesinde operasyonel esnekliğe ulaşmak istemesiyle bağlantılıydı. Ancak, bu kararın eleştiriye de maruz kaldığı ve ABD gibi müttefik ülkeleri rahatsız edeceği düşünülüyordu.
Türkiye’nin savunma sanayii açılımı son 20 yılda önemli gelişmeler kaydederek Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaçlarının yüzde 70’ini yerli kaynaklardan karşılayabilmesini sağladı. Bu durum, TSK’nın artık yerli ve milli teknoloji ürünlerini kullanabilmesine imkan tanıdı. Türk savunma ürünlerinin sergilediği performans ise gerçek muharebe ortamında denenmişliğiyle ölçülmekte, Türk dronları başarılı operasyonlara imza atmaktadır.
Ayrıca, Türk savunma sanayiinin geleceğe yön verebilen teknolojileri yakalayan vizyoner bir yaklaşım benimsediği ve öz imkanlarını kullanarak ileri teknoloji ürünleri geliştirdiği gözlemlenmektedir. TSK vakıf şirketleri ve özel sektör, öz imkan ve kaynaklarını kullanarak önemli projelere imza atmıştır. ASELSAN’ın Albatros adlı insansız deniz aracı, dünya genelinde dikkat çeken bir başarı örneğidir.
Türk savunma sanayiinin büyümesinde ve gelişmesinde önemli bir rol oynayan firmalar arasında TUSAŞ ve ROKETSAN gibi şirketler öne çıkmaktadır. Özellikle TUSAŞ’ın jet üretimi ve ROKETSAN’ın dünya genelinde tanınan mühimmatları, Türkiye’nin savunma sanayiinde geldiği noktayı göstermektedir.
Türkiye, savunma ve havacılık sanayiinde artan ihracat rakamlarıyla da dikkat çekmektedir. Türk savunma ve havacılık sektörünün kaydettiği ihracat artışı, Türkiye’nin savunma pazarında yükselen bir güç olma yolunda ilerlediğinin göstergesidir. Türk savunma sanayii şirketleri, uluslararası fuarlar ve etkinliklerde önemli anlaşmalara imza atarak sektördeki konumlarını güçlendirmektedir.
Sonuç olarak, Türk savunma sanayiinin belirli kriterler doğrultusunda kaydettiği başarılar ve gelişmeler, Türkiye’nin savunma sanayiindeki özgüvenini artırmış ve uluslararası alanda saygın bir konuma yükselmesini sağlamıştır. Türk savunma sanayii, sadece kendi ihtiyaçlarını karşılamakla kalmamış; aynı zamanda küresel pazarda da etkili bir oyuncu haline gelmiştir.
