Ramazan ayının ilk sahuruna kalktığımızda, bu akşam yapılacak ilk iftar sofrasında gıda ürünlerine gelen büyük zamların etkisiyle oturacağız. İftar sofralarının vazgeçilmezi olan ürünlerdeki fiyatlar geçen bir yılda ikiye hatta üçe katlanmış durumda. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı yıllık enflasyon ve gıda enflasyonu oranlarına rağmen, asıl sorun sofra enflasyonuyla ortaya çıkıyor. TZOB’un Mart 2023 fiyatlarını ve bir market zincirinin güncel fiyatlarını karşılaştırdığımızda, pirincin yıllık yüzde 303.82’lik artışla ‘zam şampiyonu’ olduğunu görüyoruz. Pirincin kilogram fiyatı bir yılda 37 liradan 149 liraya çıkmış durumda. Pirincin ardından en yüksek zam oranları patateste yüzde 297.34, kuru fasulyede yüzde 245.94 ve nohutta yüzde 211.25 şeklinde kendini gösteriyor. Diğer ürünler arasında ise marul yüzde 180.90, zeytinyağı yüzde 169.91, dana eti yüzde 154.20, mercimek yüzde 132.65 ve beyaz peynir yüzde 112.88 oranında zam görmüş durumda. Geçen yılın seçimlerinden sonra değişen ekonomi yönetimine rağmen, gıda ürünlerine gelen zamlar dar gelirli vatandaşları olumsuz etkilemeye devam ediyor. Türkiye, gıda enflasyonunda dünya dördüncüsü konumunda bulunuyor.
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, yüksek enflasyonun vatandaşları gramla ürün almaya zorladığını belirtiyor. Gürer, enflasyonun vatandaşların alım gücünü daralttığını ve özellikle emeklilerin gelirlerinin kısıtlı olması nedeniyle karşı karşıya kaldıkları zorlukları vurguluyor. Gürer, “Girdi maliyetleri düşürülmeli ve vatandaşların daha uygun fiyatlı ürünleri almasına olanak tanınmalıdır” şeklinde açıklama yapıyor. Bu durumda, vatandaşlar mutfak alışverişlerinde daha dikkatli ve hesaplı davranmak zorunda kalıyorlar.
Ramazan ayı boyunca, iftar sofralarını oluştururken gıda fiyatlarındaki artışlar üzerinde enflasyonun etkileri hissediliyor. Dar gelirli vatandaşlar için gıda ürünlerine gelen zamlar, günlük hayat koşullarını daha da zorlaştırıyor. Ekonomi yönetiminin aldığı tedbirlerin henüz istenen düzeyde sonuç vermediği görülüyor ve gıda enflasyonuyla mücadele daha fazla önem kazanıyor. Bu süreçte vatandaşların alım gücünü koruyabilmek için daha fazla adım atılması gerekmektedir.