İstanbul’daki Deprem Tartışmaları
İstanbul’da meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem, bilim dünyasında büyük bir tartışma yarattı. Öne çıkan isimler arasında Prof. Dr. Celal Şengör ve Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, depremin etkileri ve gelecekte olası depremler üzerine farklı görüşlerini ortaya koyarken, Prof. Dr. Naci Görür bu tartışmaların son bulmasına yardımcı oldu. Habertürk TV’de katıldığı canlı yayında, depremle ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı.
Prof. Dr. Naci Görür’ün yapmış olduğu açıklamalardan önemli başlıklar şöyle:
– Marmara Denizi’nde büyük bir Marmara depremi olması kaçınılmazdır. Bu durum, belirli bir gerilim periyodunun öne çekilmesiyle ilgili bir değişim göstermektedir. Depreme dair görüşlerde farklı yönelimlerin ve zamanlamaların tartışılması gerekir.
– “Ben böyle düşünüyorum” demekle bilimsel görüş oluşturulamaz. Toplumda depremle ilgili bir soru sorulduğunda pek çok farklı görüş ortaya çıkabilir. Ancak bilim, sağlam bir araştırma temelinde yapılan çalışmaları gerektirir. Bu bağlamda, bilgilerin nasıl toplandığı ve yorumlandığı önemlidir.
– Bilimsel bulguların, hangi uluslararası platformlarda tartışıldığı ve hangi dergilerde yayımlandığı gibi kriterler söz konusudur. Bunlar olmadığında, “Ben böyle düşünüyorum” demek herhangi bir anlam taşımaz.
– Görür’ün belirttiğine göre, Marmara’da büyük bir depremin yaşanma olasılığı artmıştır. Kumburgaz fayının kırılmamış 40-50 kilometrelik bir bölümü bulunmaktadır. Kırılan kısım ise 20 kilometredir.
– Adalar fayının kırılması halinde 6 büyüklüğünde deprem meydana gelebilirken, Kumburgaz kolunun kırılması sonucu ise en az 7.2 büyüklüğünde bir deprem beklenmektedir. Adalar ve Kumburgaz kolunun birleşmesi durumunda 7.5 büyüklüğünde bir deprem olasılığı söz konusudur.
– 1999 depreminden sonra Marmara Denizi çok fazla bilinmeyen bir alan haline geldi. Bilimsel araştırmalar eksikti ve bu nedenle Marmara üzerinde birçok detay bilinmiyordu. 8 uluslararası gemi ile yapılan devasa sismik, jeofizik ve jeolojik çalışmalar, Marmara’nın haritalanması gibi önemli bir verim sağlanmıştır.
– Kumburgaz ve Adalar fayları en son 1766 yılında kırılmıştır. Üst üste bu tarihler eklendiğinde, bugünlere gelindiğini vurgulamaktadır.
– Prof. Dr. Naci Görür, Marmara’dan korkmamız gereken durumun 6 büyüklüğündeki depremler olmadığını ifade etti. 1999 yılındaki depremin ardından Marmara’nın altındaki enerji yüklenmiştir. 1912’deki Şarköy depremi de benzer şekilde Marmara’yı etkilemiştir. Bu durum iki yer arasında, yani Kocaeli ile Şarköy arasında net bir ilişki kurmaktadır.
– Gerçekçi söylemlerle, kesin bir bilgi ile bilimsel verileri ortaya koymalısınız. Marmara’nın kırılması kaçınılmazdır ve insan yaşamını tehlikeye atacak şekilde hazırlıksız kalmamalıyız. Bu nedenle İstanbul’un deprem dirençli hale getirilmesi gerektiğine vurgu yapmaktadır.
– İstanbul, Türkiye’nin ekonomisi için kritik bir konumda ve herhangi bir büyük deprem, tüm ülkenin ekonomik yapısını ciddi şekilde sarsabilir. İstanbul’daki endüstrinin durması, Türkiye’nin genel ekonomik dengesini bozar. Bu tür senaryoları göz önünde bulundurarak, şehirlerin deprem dayanıklılığını artırmalıyız.
– Deprem direncini artırmadan önce, yapı stoku