Kurtulmuş, bir grup gazeteciyle Tören Salonu’nda iftar yemeğinde bir araya geldi. Yemek sonrası yaptığı konuşmada üç ana konuya odaklandı. Toplantıda TBMM Başkanı Kurtulmuş, İstiklal Marşı’nın TBMM tarafından kabul edildiğini vurguladı. İstiklal Marşı’nın milli hassasiyetlere sahip çıkma ve cesaret verme erdemini vurgulayarak, ülkenin ulusal değerlerine bağlı kalma gerekliliğini vurguladı. Özellikle bugünkü uluslararası türbülanslı ilişkilerin ve bölgesel sıkıntıların arttığı dönemde, İstiklal Marşı ruhuyla dimdik ayakta duracaklarını ifade etti. Kurtulmuş, Türkiye’nin cumhuriyetin ikinci yüzyılında hedeflerine ulaşmak için çalışmalar gerçekleştireceklerini vurguladı.
Ardından 12 Mart 1971 darbesine değinen Kurtulmuş, bu darbenin Türkiye’de milli iradeye büyük bir darbe vurduğunu belirtti. Bu darbenin ülkenin siyasi yapısına zarar verdiğini ve demokratik süreci sekteye uğrattığını ifade etti. 12 Mart 1971’in,Türkiye’nin demokrasisine yapılan müdahalenin önemli bir örneği olduğunu vurgulayarak, bu tarihin öneminin unutulmaması gerektiğini dile getirdi. İstiklal Marşı gibi, 12 Mart’ın da demokrasiye ve milli iradeye sahip çıkma konusunda bir uyarı olduğunu belirtti.
Gazze’deki ve dünyanın diğer bölgelerindeki zulme dikkat çeken Kurtulmuş, iftar saatlerinde açlıktan ölen masum insanların olduğunu hatırlattı. Özellikle Gazze’deki durumu vurgulayarak, İsrail’in saldırgan politikalarını kınadı. Türkiye’nin, Güney Afrika’nın apartheid rejimini yıkan hareketine ve Filistin davasına verdiği destekten bahsederek, uluslararası düzeyde bu zulümlerin durması için gereken adımların atılması gerektiğini vurguladı. Filistin davasının öneminin altını çizerek, bu zulme karşı ses çıkarmanın önemli olduğunu belirtti. Mescid-i Aksa’nın bu Ramazan ayında dahi ziyaret edilmesinin engellendiğini hatırlatarak, bu tür zulümlerle mücadele etmenin önemine vurgu yaptı. İsrail’in uluslararası alanda yalnızlaşacağını ve bölge ülkelerinin bu duruma karşı harekete geçmesi gerektiğini dile getirdi.
Kurtulmuş’un konuşması, Gazze’deki zulme dikkat çekerek, uluslararası alanda bu tür zulümlerin durdurulması gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin bu konuda uluslararası alandaki çabalarını desteklediğini ve bu tür zulümlere karşı seslerin daha yüksek çıkarılması gerektiğini dile getirdi. İslam aleminin ve bölge ülkelerinin bu zulme karşı ortak bir duruş sergilemesi gerektiğine dikkat çekerek, dünyanın bu soruna duyarsız kalamayacağını ifade etti.