İstanbul’un Silivri ilçesinde meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem, kenti sarsarken, bu durum birçok vatandaşı büyük bir tedirginliğe sevk etti. Deprem sonrasında, pek çok insan evlerine girmekte zorlanarak, geçici olarak parklar ve bahçeler gibi açık alanlarda geceyi geçirmek zorunda kaldı. Bu gelişmeler üzerine, Ankara’daki AK Partili Sincan ve Altındağ belediyeleri derhal harekete geçerek deprem bölgesine yardımlar ulaştırmaya başladı.
Belediyeler, deprem haberini aldıktan sonra acil hazırlıklarına hızla başladılar. Temel ihtiyaçların karşılanması amacıyla, gıda yüklü araçlarını İstanbul’a göndermeye karar verdiler. Yardım olarak gönderilen araçlarda, çeşitli sebzeler, kuru bakliyatlar ve içme suyu gibi hayati gıda malzemeleri bulunuyordu. Ayrıca, mobil mutfaklar aracılığıyla sıcak çorba ve günlük üç öğün yemek dağıtımlarına da başlandı. Bu yardımlar, depremzedelerin beslenme ihtiyaçlarını karşılamayı hedefliyordu.
Bunun yanı sıra, ocak ayında yaşanan 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerde edindikleri tecrübeleri de sahada kullanma imkânı bulan AK Partili belediyeler, bu kez İstanbul’da organize olmuş durumdaydı. İstanbul’da, hem lojistik destek sağlarken hem de vatandaşların temel beslenme ihtiyaçlarını hızlı ve etkili bir şekilde karşılamaya odaklandılar. Belediyelerin bu hızlı refleks göstermesi, aslında kriz anlarında neler yapabileceklerini de gözler önüne serdi.
Sincan Belediye Başkanı Murat Ercan, İstanbul’da yaşanan depremin ardından yaptığı açıklamada, vatandaşların yanında olduklarını belirtti. Ercan, “İstanbul’da yaşanan deprem nedeniyle dışarıda gece geçiren vatandaşlarımız için ekiplerimizi ve araçlarımızı yola çıkardık.” ifadelerini kullandı. Ayrıca, Sincan Belediyesi olarak 6 Şubat depremlerinde olduğu gibi, insanlara yardım etmeye devam ettiklerinin altını çizdi.
Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki ise yaptığı açıklamada dayanışmanın önemine vurgu yaptı. Tiryaki, “Altındağ Belediyesi olarak İstanbul’da depremden etkilenen vatandaşlarımızın yanındayız. Depremin ilk gününden itibaren evlerine girmekte tereddüt eden, günü sokakta geçirmek zorunda kalan kardeşlerimize mobil mutfak aracımızla sıcak çorba ikram ediyoruz. Zor zamanlarda dayanışma ile güçleniyoruz.” şeklinde konuştu. Bu tür yardımların, zor zamanlarda toplumsal dayanışmanın bir göstergesi olduğunu ifade etti.
Ankara’dan İstanbul’a uzanan bu yardım çalışması, bölge halkının ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra, belediyelerin kriz anlarında ne kadar etkili olabileceğini de gözler önüne serdi. Yerel yönetimlerin afet süreçlerinde üstlendiği rol, bir kez daha hatırlanmış oldu. Bu tür organizasyonlar, etkili bir yönetimin nasıl olması gerektiğini ve toplumun ihtiyacı olan anlarda hızlıca harekete geçmenin önemini bir kez daha ortaya koydu.
Bu süreçte, yerel yönetimlerin dayanışma içerisinde çalışmaları, sadece malzeme temini yapmakla kalmayıp, aynı zamanda psikolojik destek sağlamak ve insanların moral motivasyonunu artırmak anlamında da son derece önemliydi. Deprem sonrasında yaşanan bu tür olaylar, toplum bilincinin ne kadar güçlü olduğu ve acil durumlar karşısında insanların nasıl bir araya gelebileceğinin de bir göstergesi oldu.
Sonuç olarak, İstanbul’un Silivri ilçesinde yaşanan 6.2 büyüklüğündeki deprem, sadece fiziki hasar değil, aynı zamanda toplumsal dayanışmayı pekiştiren bir olay olarak kayda geçti. Yerel yönetimler, etkin bir şekilde hareket ederek, ihtiyaç sahiplerine ulaştı ve bu süreçte ortak bir mücadele sergilendi. Bölgede yaşanan bu tür olaylar, gelecekte oluşabilecek benzer durumlar için önemli bir ders niteliği taşıyor ve toplumun birlik olmasının önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.
