DEM Partisi, Van Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na kayyum atanmasına sert bir şekilde tepki göstererek, “Bu bir darbedir!” ifadesini kullandı. Partinin resmi açıklamasında, bu durumun demokrasiye ve halk iradesine yapılan bir saldırı olduğuna dikkat çekildi. Açıklamada, “Van Büyükşehir Belediyemize yapılan gece yarısı kayyım darbesi, halkın iradesine vurulmuş bir darbedir” denildi.
Parti, belediye binasının basılmasını ve bu esnada halka yönelik uygulanan gaz bombaları ve plastik mermilerle yapılan saldırıları kınadı. Ayrıca, çocuklar ve yaşlılara yönelik şiddetin de yer aldığı gözaltı işlemlerine sert bir dille lanet getirdiklerini belirtti. “Bu hukuksuzluğa boyun eğmeyeceğiz. Van halkının iradesini gasp etmeye çalışan kayyımcı zihniyete karşı duracağız!” ifadeleriyle, halk iradesinin yok sayılmasına karşı duracaklarını vurguladılar. Açıkladıkları mottoda, “Belediyeler darbecilerin değil halkındır!” diyerek, demokratik değerleri savunacaklarına dair kararlılıklarını ifade ettiler.
NE OLMUŞTU?
Van Büyükşehir Belediyesi’nde yaşanan bu olayın ardından, İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan resmi bir açıklamada, Van Büyükşehir Belediye Başkanı Abdullah Zeydan’ın görevden alınarak uzaklaştırıldığı bildirildi. Bunun yerinde, Van Valisi Ozan Balcı’nın Belediye Başkan Vekili olarak görevlendirildiği ifade edildi. Bu gelişmeler, yerel yönetimlerin merkezi yönetim tarafından nasıl etkilenebileceği üzerine tartışmalara neden oldu.
DEM Partisi’nin bu açıklaması, Türkiye genelinde yerel yönetimlerin durumu ve halkın temsilinin nasıl sağlanması gerektiği konusunda süregelen tartışmaları yeniden alevlendirdi. Belediyelere kayyum atanması, muhalefet partileri ve sivil toplum kuruluşları tarafından sıkça eleştirilen bir uygulama olarak öne çıkarken, demokrasi ve yerinden yönetim ilkeleri üzerinden yapılan yorumlar dikkat çekmekte. Bu tür uygulamaların yerel halkın iradesini ne denli yok saydığını ve demokratik süreçler üzerindeki etkilerini sorgulayan etkili bir kamuoyu oluşması bekleniyor.
Van’daki olay, sadece bölgedeki halkı değil, Türkiye’nin farklı şehirlerinde de benzer kaygıları taşıyan kitleleri harekete geçirebilir. Ayrıca, bu tür durumların demokrasi üzerindeki olumsuz etkilerini, halkın kendi iradesine olan saygısını azaltabileceği yönündeki endişeleri de beraberinde getiriyor. Yerel yönetimlerin bağımsızlığı ve siyasi iradelerinin korunması gerektiği konularında artan duyarlılık, bu tür kayyum uygulamalarının yarattığı huzursuzluğu da gözler önüne sermekte.
Sonuç olarak, DEM Partisi’nin tepkisi, Türkiye’de yerel yönetimlerin merkezi otorite tarafından kontrol altına alınmasına karşı halkın direnişinin bir yansıması olarak değerlendirildi. Yerel demokrasiyi savunan gruplar, bu tür hamlelerin halkın iradesini yok sayarak toplumda kutuplaşmaya yol açtığını ve bunun da demokratik süreçlerin zarar görmesine neden olduğunu belirtiyor. Böylece, Van’daki kayyum olayı, sadece bölgesel bir mesele değil, ülkenin tamamında derin bir sıçrama etkisi yaratacak bir tartışma konusu haline geliyor.
DEM Partisi’nin açıklamaları, gelecekte yerel yönetimlerin temsili ve geleceği meselesinde ne denli önemli bir yere sahip olduğunu gösteriyor. Bu durum, sadece Van’da değil, Türkiye’nin her yerinde halkın iradesinin ne denli önemli olduğunu ve demokrasi adına insanların nasıl bir duruş sergilemesi gerektiğini yeniden gözler önüne seriyor. Belirttiği üzere, “Belediyeler darbecilerin değil halkındır!” söylemi, yalnızca Van halkı için değil, tüm Türkiye için geçerli bir mesaj olarak algılanabilir.