Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) eski Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş, partinin son süreçteki yönetim anlayışını eleştirerek karşı dava açtı. Açtığı davada, parti delegelerinin iradelerinin fesada uğratıldığı iddiasında bulundu ve bu durumun faturasının parti yönetimine kesilerek görevden uzaklaştırılmalarını talep etti. Bu dava, CHP’nin iç dinamikleri ve yönetim biçimi üzerinde ciddi tartışmalara yol açabileceği öngörülüyor.
CHP KURULTAYINA “ŞAİBE” SORUŞTURMASI
Özellikle CHP Genel Başkanlığı’na Özgür Özel’in seçildiği 38. Olağan Kurultay’da yaşananlar, partinin uzun süredir içinde bulunduğu kriz ortamını daha da derinleştirmiş durumda. Kurultay, 4-5 Kasım 2023 tarihlerinde gerçekleştirilmişti. Bu kurultaya ilişkin Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan bir ihbar, konunun daha da siyasi bir boyuta taşınmasına neden oldu. İhbarın ardından, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı, inceleme yapmanın yetkisi bulunmadığı kararını vererek dosyayı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi. Ocak ayında ise sürecin devamı olarak bir soruşturma başlatıldı.
Alınan bilgilere göre, kurultay sırasında oy kullanan bir delege ve iki CHP üyesi, kurultaydaki usulsüzlüklerle ilgili tanık sıfatıyla savcılığa ifade verdiler. Bu ifadelerinde, kurultayın nasıl gerçekleştiği ve hangi usulsüzlüklerin yapıldığına dair önemli detaylar sundular. Bir tanık delege, kendisi ve sekiz delege arkadaşına, oylarını Özgür Özel’e vermeleri karşılığında para teklif edildiğini iddia etti. Bu durum, partinin içindeki ilişkilerin ne denli karmaşık bir yapı arz ettiğini gözler önüne seriyor. Diğer iki CHP üyesinin de bu olaya tanıklık etmiş olması, olayın ciddiyetini artırıyor.
Bunun yanı sıra, tanıklardan birinin Ankara 42’nci Asliye Hukuk Mahkemesi’ne, kurultayın iptali için dava açtığı da öğrenildi. Bu dava, CHP’nin yönetim yapısının sorgulanmasına ve geçmişteki uygulamalarla birlikte gelecekteki beklentilerin tartışılmasına yol açabilir. Önümüzdeki günlerde, ilgili tanıkların ifadelerinde ismi geçen kişilerin de ifadeleri alınacak. Bu durum, hem partinin yönetim yapısını hem de gelecekteki kurultay süreçlerini doğrudan etkileyebilir.
CHP’nin söz konusu kurultayı, sadece genel başkanlık seçimi açısından değil, aynı zamanda parti içi demokrasinin ne denli işlediği, delegelerin iradesinin ne şekilde kullanıldığı ve partinin gelecekteki politikalarının neler olacağı konusunda da önemli bir dönüm noktası olabilir. Parti içinde yaşanan bu kriz, CHP’nin seçim süreçlerinde de başına iş alabilir; zira iç karışıklıklar, dışarıdan gelecek eleştirilerin de önünü açabilir.
CHP, bu tür iç tartışmalarla başa çıkmak zorunda kalacak ve partinin disiplin mekanizmalarının ne kadar etkili işleyeceğini gösterecek durumlardan biri haline dönüşecek. Bu süreç, partinin geçmişteki birçok sorunu da gün yüzüne çıkarabilir. Kurultayda yaşanan olaylar ve ardından gelen süreç, parti içindeki grupların veya kliklerin hangi ölçüde etkili olduğunu, partinin gelecekteki siyasi pozisyonunu şekillendirmek açısından dikkate değer bir durum olarak karşımızda çıkmaktadır.
Sonuç olarak, CHP’deki bu kurultay süreci, partinin kendi içinde bir sorgulama ve yenileme dönemine girmesine kapı aralayabilir. Gelişmelerin nasıl sonuçlanacağı ve partinin bu süreçlerden nasıl bir öğrenme ve dönüşme sürecine gireceği, Türkiye’deki siyasi gündemin şekillenmesinde önemli bir rol oynayacaktır. Birçok siyasinin de gözlemlediği bu süreç, Türkiye’nin siyasi dimahından ayrılmadan gelişecek, ve CHP’nin açısından dramatik anlar barındırma potansiyeline sahip.
