Bolu’da, Türkiye’nin önde gelen kayak merkezlerinden biri olan Kartalkaya Kayak Merkezi’nde, Grand Kartal Otel’de meydana gelen korkunç bir yangında toplamda 76 kişi hayatını kaybetti. Bu olay, yalnızca otel ve misafirleri için değil, tüm ülke için büyük bir trajedi oldu. Yangının ardından, 22 Ocak 2023 tarihinde Türkiye genelinde bir günlük milli yas ilan edilmesi kararlaştırıldı. Bu yas, kaybedilen canların anısını yaşatırken, ulus olarak yaşanan acıyı ve kaybı paylaşmak amacıyla önemli bir adım olarak değerlendirildi.
Yangın sonrası ortaya çıkan bazı görüntüler ise kamuoyunda büyük bir tepkiye neden oldu. Yangından kurtarılan cesetlerin bir tırın kasasına yerleştirildiği iddiaları, bu durumun kabul edilemezliği ve insan onuruna aykırılığı nedeniyle gerginliğe yol açtı. Bunun sebebi, yaşanan facianın sıcaklığı ile toplumda büyük bir infial yaratmasıydı. İnsanların yaşamlarını kaybettiği bir olayda, cenazelerin bu şekilde muameleye maruz kalması travmanın derinliğini artırdı.
Olaya ilişkin daha fazla detay ortaya çıktıkça, yalnızca yangının etkileri değil, olay sonrası gerçekleşen uygulamalar da dikkat çekti. Yangın anında Bolu Belediyesi Afet İşleri Müdürlüğü, yaşanan felaketin boyutlarına göre yeterli olan morg kapasitelerinin dolabileceğini değerlendirerek hemen bir tır gönderdi. Bu tır, yangın sonrası kriz anlarını yönetebilmek ve kaybedilen canların bir an önce ailelerine ulaştırılmasını sağlamak amacıyla, acil bir çözüm olarak yola çıktı. Bu tür durumlarda afete hazırlıklı olmanın önemi bir kez daha vurgulanmış oldu.
Bolu Belediyesi Afet İşleri Müdürlüğü tarafından gönderilen bu tır, özellikle ölü sayısının oldukça fazla olduğu böyle bir durumda, onların taşınması için alternatif bir çözüm sundu. Fakat bu durum, yakınlarını kaybeden insanları daha fazla yaraladı. Yangın sonrası arama kurtarma çalışmaları devam ederken, cenazelerin yerleştirildiği yer ve süreç, ciddiyetle ele alınması gereken bir konu haline geldi. Kalabalık bir aile ve topluluk için bu kaybın yaşandığı bir anın yaydığı derin üzüntü, cenazelerin taşıma şekliyle daha da derinleşti.
Hayatını kaybedenlerin cenazeleri, bir piliç firmasına ait olan tırın dorsesinde ailelerine teşhis ettirildi. Bu olay, sadece kabul edilemezliğiyle değil, aynı zamanda ailelerin yaşadığı derin travmayla da dikkat çekti. Yangından kurtarılmış olması gereken cenazelerin böyle bir şekilde teşhis ettirilmiş olması, olayın travmatik yapısını artırdı. Yakınlarını kaybeden kişiler, hem sevdiklerini ebediyete uğurlamanın getirdiği derin acıyla hem de cenazelerin teşhis koşullarının yarattığı olumsuz durumla sarsıldı. Bu tür durumlar, toplumda bir dizi sorunun yanı sıra, sağlık ve acil durum yönetimi alanlarının aciliyetini ön plana çıkardı.
Yangında hayatını kaybedenlerin sayısının bu denli yüksek olması, hem otel güvenliği hem de yangın güvenliği açısından sorgulanmaları gerekliliğini doğurdu. Türkiye genelinde kayak merkezleri, otel işletmeciliği ve turizm sektöründeki güvenlik önlemleri gözden geçirilerek, benzer olayların bir daha yaşanmaması için gerekli tüm adımların atılması gerektiği ifade edildi. Ayrıca, bu tür acil durumlarda, cenazelerin nasıl taşınacağı ve teşhis edileceği konusunda daha insani ve saygılı yöntemlerin geliştirilmesi gerektiği bilincinin toplumda yerleşmesi önem kazandı.
Sonuç itibarıyla, Bolu’da yaşanan bu yangın, yalnızca yaşam kaybının getirdiği acı değil, aynı zamanda yönetim eksikliklerinin ve kriz zamanlarında insan odaklı uygulamaların ne kadar mühim olduğunu bir kez daha hatırlattı. Toplumun her kesiminde bu olaya dair bir anma ve hatırlama fırsatı yaratmak, kaybedilen hayatların unutulmaması adına büyük bir özveri ile gerçekleştirilmelidir. Ulusal yas ilan edilmesi, bu anlamda bir dayanışma ve birliktelik