Antalya’da faaliyet gösteren iki şirketin, İstanbul merkezli üç lojistik firmadan kiraladıkları 73 aracı, sözleşmelere aykırı bir şekilde internet üzerinden üçüncü kişilere satmaları üzerine başlatılan soruşturmada yaklaşık 120 milyon TL’lik dolandırıcılık vakası gün yüzüne çıktı. Araçlar, yüzde 30 peşinat ve 24-48 ay vade ile “sahte satış sözleşmeleri” aracılığıyla devredildi. Antalya Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Dolandırıcılık Büro Amirliği ekipleri tarafından yapılan operasyonda, olayla bağlantılı 10 şüpheli yakalandı. Tutuklanan şüphelilerden 4’ü kısa süre önce “mağduriyetleri gidermek şartıyla” serbest bırakılırken, 6’sı hakkında adli kontrol tedbiri uygulandı. Olayla ilgili birçok mağdur, dolandırıcılık vakasından bu yana kendilerine ulaşan olmadığını ifade etti.
“BU ARAÇ HAKKINDA YAKALAMA KARARI VAR DEDİ”
Olay sonrasında adliye önünde toplanan mağdurlar ve avukatları, yaşadıkları sıkıntıları dile getirdi. Mağdurlar adına açıklama yapan avukat Muzaffer Uğur, konunun birçok insanı olumsuz etkilediğini belirtti. Uğur, “Ben de mağdurum. Aracımı Aralık ayında aldım. Peşinatımı verdim. Taksitlerimi öderken bir gün emniyet aradı ve ‘bu araç hakkında yakalama kararı var’ dedi. Aracımı teslim etmek zorunda kaldım. Ruhsat sahibi gelip aracı aldı. Herkesin durumu benzer; araçlar elimizden alındı ve kimse bize dönüş yapmadı. Şu an tahliye edilenlere güveniyoruz, mağduriyetimizin giderileceğini umuyoruz. Ama henüz arayan ya da soran olmadı. Benim yaklaşık 350 bin TL kaybım var. Antalya’da yaklaşık 200 kişi, Türkiye genelinde ise 300-400 kişi bu yöntemle dolandırılmış olabilir,” diyerek durumu özetledi.
“KİMSE BİZİMLE TEMASA GEÇMEDİ”
Uğur, gözaltına alınan şüphelilerin tahliye edilirken kendilerine mağduriyetleri gidereceklerini söylediklerini belirtti ve “Bu şartla serbest kaldılar, ancak bugüne kadar kimse bizimle irtibata geçmedi. Ne bir açıklama ne de bir görüşme yapıldı. Oyalandığımızı düşünüyoruz. Biz hâlâ bekliyoruz,” dedi. Uğur, hem kendisi hem de müvekkilleri adına yaşanan sıkıntının devam ettiğini ekleyerek, “Taksitler ödenmeye devam ederken, insanların araçları emniyet aracılığıyla alındı. Bu süreçte bazıları son taksitine yaklaşmıştı, bazıları ise daha ilk taksidini ödeyememişti. Araçlarını satın aldıktan sadece 4 gün sonra araçları geri alındı. Bu durum korkuya ve paniğe yol açtı. Mağduriyetimiz giderilecek mi? Bu durum böyle mi kalacak?” endişesinin halk arasında yayıldığını vurguladı. Uğur, olayın cezai boyutunun sürdüğünü de hatırlattı.
“KASKO BAHANESİYLE EKSTRA PARA ALDILAR SONRA ARACI GÖTÜRDÜLER”
Mağdurlardan Abdullah Aktürk, 4 Kasım’da 2021 model bir aracı satın alarak dolandırıcılığın kurbanı olduğunu anlattı. Aktürk, araç alırken 320 bin TL peşinat, 30 bin TL kasko ve sigorta bedeli ödediğini, ardından her ay 9 bin 862 TL taksit ödemeye başladığını dile getirdi. Şu ana kadar toplamda 523 bin 310 TL ödendiğini belirten Aktürk, “Ruhsat sahibini görmek istediğimde bana farklı bir kadın geldi. Sahte kimlik belgesi gösterdi ve aracın kendi üzerine olduğunu iddia ederek güven verdi. Sonrasında, araç aslında kiralık olduğu halde biz satın aldığımızı sanıyorduk. 4 Mayıs’ta polis beni aradı ve GPS ile aracın yerini bulduklarını söyledi. Ruhsat sahibi geldi ve aracı aldı. Daha sonra sahte kimlikle gelen kişinin, gerçek ruhsat sahibiyle hiç bir bağı olmadığını öğrendim,” diyerek yaşadıklarını ifade etti.
“ŞU ANDA HERKES BİZİ ARABA HIRSIZI SANIYOR”
Aktürk, yaşadıkları mağduriyetin sadece maddi yönle kalmadığını, manevi açıdan da ağır olduğunu vurguladı. “Araçlar hakkında çalıntı ihbarı yapılmış. Nezarette kaldık ve evrakları gösterene kadar suçlu muamelesi gördük. Şu anda herkes bizi araba hırsızı sanıyor. Psikolojik olarak yıkıldık. Yakın çevremdeki insanlar, ‘bu arabayı da çalmadın değil mi?’ diyerek espri yapıyor. Bu durum insan onuru için son derece kırıcı. Eşim altınlarını bozdurdu, ben kendi aracımı sattım ve 150 bin TL borca girdim. Şu an bu borcu ödemek zorundayım, ama ortada ne araç var ne de muhatap,” dedi. Bazı mağdurlar, tahliye edilen şüphelilerin kendileriyle uzlaşmak istediğini, ancak önerilen şartların kabul edilemez olduğunu ekledi. Aktürk, “Teklif ettikleri para yalnızca peşinat ve bazı taksitleri ödeyecek seviyede. Makul olan diğer masraflar karşılanmayacak,” diyerek yaşanan durumu aktardı. Açıklamaların ardından şahıslar hakkında savcılığa tekrar suç duyurusunda bulunuldu.
