21 Ağustos 2024 tarihinde Bağlar ilçesi kırsal Tavşantepe Mahallesi’nde kaybolan Narin Güran’ın cansız bedeni, 19 gün sonra bir dere yatağında çuval içinde, 30, 25 ve 20 kilo ağırlığındaki 3 taşla kapatılmış ve çalılıklarla gizlenmiş halde bulundu. Olayla ilgili olarak, Narin Güran’ın amcası Salim Güran, annesi Yüksel Güran ve ağabeyi Enes Güran, araçlarında Narin’e ait DNA ve kıl örnekleri bulunmasının ardından gözaltına alındılar. Ayrıca, cesedi dere yatağına taşıdığını itiraf eden komşuları Nevzat Bahtiyar da gözaltına alındı. Bu dört kişi hakkında, ‘İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. 28 Aralık’ta gerçekleştirilen davanın ikinci duruşmasında, Salim Güran, Enes Güran ve Yüksel Güran’a ağırlaştırılmış müebbet cezası verilirken, Nevzat Bahtiyar’a ‘Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme’ suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Narin Güran’ın ölümüne ilişkin soruşturmanın kapsamını genişleterek, tutuklu durumdaki Birsen Güran, Fuat Güran, Maşallah Güran, Salim Güran’ın işçisi Mehmet Selim Atasoy, Mehmet Şevket Kaya ve Muhammed Kaya ile tutuksuz olan Şeyma Kaya, Hediye Güran, İbrahim Halil Güran, Barış Güran, Kurtuluş Güran ve Ömer Faruk Güran hakkında ‘Suçluyu kayırma’ suçundan Diyarbakır 17’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açtı. Ayrıca, tutuksuz suça sürüklenen çocuklar M.G. (15), İ.K. (16) ve R.A. (15) hakkında da ‘Suçluyu kayırma’ suçundan bir iddianame hazırlandı ve bu iddianame Diyarbakır 2’nci Çocuk Mahkemesi tarafından kabul edildi. Kartel tüm bu davaları bir araya getirdi.
Sanıkların yargılandığı 17’nci Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki ilk duruşma 14 Nisan’da gerçekleştirildi. Bu duruşmada Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği’nin (UCİM) avukatları davaya katılma talebinde bulundu. Sanık avukatları ise bu katılma taleplerinin reddedilmesi gerektiğini belirttiler. Mahkeme hakimi, katılma taleplerini kabul etti, ancak sanık avukatlarının reddihakim taleplerini reddetti. Duruşmada sanık avukatları, müvekkillerinin tahliyesi ve beraatlarını talep ettiler. Ancak mahkeme, tutuklu sanıkların mevcut halinin devamına karar vererek duruşmayı 25 Nisan’a erteledi.
Duruşmanın ardından sanık avukatları, 17 Nisan’da mahkeme hakimini Hakimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) şikayet ettiler. Şikayet dilekçesinde, sanıkların susma hakkı ve diğer haklarının hatırlatılmadığı, savcı tarafından iddianamenin okunmadan savunmalara geçildiği, davaya katılan derneğin ilgisiz bir kuruluş olduğu ve sanıkların yargılandıkları suçun kanundaki alt sınırının 6 ay olmasına rağmen, tutukluluk sürelerinin 7 ayı geçtiği belirtilerek, duruşma hakimi hakkında soruşturma açılması talep edildi.
31 Nisan tarihli davanın ikinci duruşması, güvenlik önlemleri altında, tutuklu sanıkların adliyeye getirilmesiyle başladı. Bu duruşmada, tanıkların dinlenilmesi üzerine odaklanılarak, 15 sanığın yargılanmasına başlandı. Sanıkların aleyhine 6 aydan 5 yıla kadar hapis cezası istenmesi durumu, davanın ciddiyetini ve kamuoyundaki etkisini artırdı.
