-2024 yılının Şubat ayında TÜİK verilerine göre enflasyon oranının yüzde 11’i aşmasıyla birlikte ücretlerdeki erime hızla devam etmektedir. Bu durum ulusal gelirin tüketim harcamalarından elde edildiği gerçeğiyle birleştiğinde ekonomi üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır. Aynı zamanda Merkez Bankası’nın rezervlerinin azalması ve döviz kuru kontrolünün zor olması nedeniyle iç piyasada fiyatlar sürekli artış göstermekte ve reel ücretlerin daha da düşmesine sebep olmaktadır.
-Şubat ayı enflasyon verilerinde TÜİK’in ENAG’dan yüksek rakamlar açıklaması dikkat çekmiştir. Bu durumun TÜİK’in veri açıklama yöntemlerinde değişiklik yapması gerekliliğini gösterirken, halkın enflasyon karşısındaki durumunu daha net yansıtması gerektiği vurgulanmaktadır. Aksi takdirde gelecekte hem yetkililer hem de siyasi sorumlular hakkında ciddi davalara neden olabilecek sonuçlar doğabileceği belirtilmektedir.
-Enflasyonun etkisi özellikle emeklileri olumsuz yönde etkilemekte ve Cumhurbaşkanı tarafından bu durumun vurgulanması sebebiyle toplumda endişeler artmaktadır. Ulusal gelirin büyük bir kısmının belirli bir kesime kaydığı ve kaynakların tükenmeye başladığı düşünüldüğünde, yeni maaş zamlarının sıkça yapılarak toplumun daha dengeli bir yapıya kavuşması gerektiği ifade edilmektedir.
-Seçimler sonrası ekonomik duruma ilişkin beklentiler farklılık göstermektedir. Swap işlemleriyle desteklenen rezervlerdeki açığın, döviz kurlarındaki baskının ve fiyat istikrarı çabalarının devam etmesi halinde ekonomik sıkıntıların daha da artabileceği öngörülmektedir. Programsızlık ve belirsizliklerin ülkeyi uzun süreli sorunlarla baş başa bırakabileceği düşünülmektedir.
-Döviz kurlarındaki hareketlilik ve ekonomik büyüme oranları arasındaki ilişki incelendiğinde, enflasyon verilerinin doğru yansıtılamadığı bir ortamda büyüme rakamlarının da yanıltıcı olabileceği belirtilmektedir. Bu durumun döviz kurlarında da dalgalanmalara sebep olabileceği vurgulanmakta ve halkın da bu durumu anlayarak döviz ve altın alımlarını artırdığı ifade edilmektedir.